Bu yazı Romatolog Dr. Selda Öktem tarafından kaleme alınmıştır. Herkesin anlayabilmesi amacıyla basitleştirilmiş ve sadeleştirilmiştir.
Osteoporoz – Kemik Erimesi ilerleyen yaşla beraber sıklıkla karşılaşılan metabolik bir kemik hastalığıdır. Kemiklerimiz önemli organlarımızı koruyan, vücudumuzu destekleyen ve yaşamımız için gerekli temel maddelerden biri olan kalsiyumu depolayan canlı bir dokudur. Yaşamımız boyunca kemik yapımı ve yıkımı bir denge halinde devam eder. Bu yapım ve yıkım arasındaki dengenin çeşitli nedenlerle yıkım lehine bozulması kemik kaybına neden olabilir. Aslında kemik dokusu kaybı yaşlanma sürecinin doğal bir sonucudur. Ancak bu durumun erken ortaya çıkması ve kırıklara neden olacak derecede fazla olması osteoporoz (kemik erimesi) olarak adlandırılır.
Osteoporoz nasıl oluşur ve kimlerde görülür?
Normalde 30-35 yaşlarına kadar kemik yapımı, yıkımdan daha fazladır, ancak bu yaştan sonra kemik kaybı hızlanmaya başlar. Kadınlarda, özellikle menopozdan sonra bu kayıp artar, 65 yaş üzerindeki kişilerde ise hem kadınlarda hem erkeklerde aynı hızda kayıp olur. Osteoporoz kemiklerin zamanla kalsiyumunu kaybederek, anormal derecede delikli ve zayıf bir hale gelmesi olarak tanımlanabilir. Kemikteki bu kütle azalması, kemiğin mekanik gücünü zayıflatır ve çoğu zaman hafif bir darbeyle ya da hiç darbe olmaksızın kırılma olasılığını artırır. Osteoporozun sıklığı yaş ilerledikçe artar. Başlangıçta, kırık olmadığı sürece, hiçbir ağrı ya da başka bir yakınma yapmadığından sinsice ilerleyebilir. Osteoporoz ağrılı bir hastalık değildir. Sadece kırık oluştuğu zaman ağrıya neden olur.
Osteoporoz önlenebilir mi?
Osteoporozu ve neden olabileceği olumsuzlukları birçok olguda önlemek ya da en az düzeye indirmek olasıdır. Çocukluktan itibaren kalsiyumdan zengin beslenme, protein tüketimi ve spor yapmak önem kazanmaktadır. Sigara içmek kemik erimesine yatkınlığa neden olur.
Risk altında mısınız?
En önemli risk faktörleri;
- kadın olmak,
- ailede osteoporozlu kişinin olması,
- kısa boylu-ince yapılı olmak,
- beyaz tenli-açık gözlü olmak,
- 50 yaş üzerinde olmak,
- menopoz döneminde olmak,
- doğal veya ameliyatla yapay olarak erken menopoza girmek,
- kadınlarda östrojen-erkeklerde testosteron adı verilen cinsiyet hormonlarının azlığı,
- düşük kalsiyum alımı, düşük vitamin D alımı,
- fiziksel aktivite ve egzersiz azlığı,
- uzun süreli yatağa bağımlı ve hareketsiz kalmak,
- bazı ilaçların (kortizon, lityum, epilepsi ilaçları,
- tiroid ve kanser ilaçları, vb) kullanımı,
- sigara, alkol veya kafeinin aşırı tüketilmesi
- bazı hastalıklar (şeker hastalığı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması, felçler, bazı romatizmal ve hormonal hastalıklar) osteoporoza neden olabilir.
Bunun dışında denge bozuklukları, görme sorunları, nörolojik hastalıklar, sakinleştiriciler düşmeye eğilimi artırarak kırıkların gelişimini kolaylaştırabilirler.
Osteoporozun belirtileri nelerdir?
Kırıklar osteoporozun en korkulan belirtisi olsa da, başlangıçta hastalarda bel ve sırt ağrıları, omurgalarda çökme kırıkları ve boyda kısalma, sırtta kamburlaşma görülebilir. Vücutta el bileği, kaburga ve kalça kemiklerinde kırıklar gelişebilir. Yaygın inanışın aksine, yaygın ağrılarla veya kırık dışında kemik-eklem ağrıları ile osteoporozun ilişkisi yoktur.
Osteoporoz tanısı nasıl konur?
Osteoporoz tanısı hastanın özellikle risk faktörleri açısından çok ayrıntılı sorgulanması ile başlar. Kas-iskelet sisteminin uzman bir doktor tarafından ayrıntılı incelenmesi gerekir. Normal röntgen incelemesi, kemiklerin ancak %30 kadarı kaybolduktan sonra bulgu verdiğinden başlangıçta yetersizdir. Yine de bel-sırt ağrısı yapabilecek diğer hastalıkları elemek ve varsa osteoporoza ait kırıkları görmek için gereklidir. Erken tanı “kemik dansitometrisi” adı verilen kemik yoğunluk ölçümleri ile yapılabilir. Diğer hastalıkların ayrımında, kemik yıkım hızının belirlenmesi ve en uygun ilacın seçiminde kan ve idrar tetkikleri de yardımcıdır.
Osteoporoz tedavisi nasıl yapılır?
Kaybolan kemik dokusunu tekrar yerine koymak oldukça zor, pahalı ve uzun zaman alan bir tedavidir. Bu nedenle risk faktörlerini belirlemek, onları değiştirmek, erken tanı ile koruyucu tedavi yapmak esastır. Tedavide yaşam tarzını daha aktif hale getirmek, doktor tarafından önerilen egzersizleri düzenli yapmak, beslenmeyi düzenlemek, yaşanılan ortamda değişiklikler yaparak düşmeleri engellemek, düzenli kontrollerle verilen tedaviye tam uyum sağlamak gerekir. Osteoporoz tedavisinde kullanılan değişik ilaçlar vardır: hormon tedavisi, kalsiyum ve D vitamini, aktif D vitaminleri, kalsitonin, bisfosfonatlar, anabolik steroidler, parathormon gibi. Ancak bu ilaçlar mutlaka uzman doktor kontrolünde kullanılmalı ve düzenli izlenmelidir.
Osteoporozunuz varsa ya da korunmak istiyorsanız;
- Düzenli beslenin; özellikle kalsiyumdan zengin gıdaları bol alın, güneş ışığından faydalanın
- Günlük yaşantınızda bel ve sırtınızı korumaya yönelik önerileri uygulayın
- Evinizi, işinizi, yaşam çevrenizi güvenli hale getirin, düşmeleri engelleyin
- Konunun uzmanı bir doktora başvurarak tedavinizi yaptırın, düzenli aralıklarla kontrollerinizi ihmal etmeyin
- Sigarayı bırakın, aşırı alkol-kahve içmeyin